ezaryen sonrası ağrı ameliyat sonrasında başlayan ve genellikle belirginliğini ilk 6 saat sürdüren ağrıdır. Hastanın ağrıları 12. ve 24. saatten sonra giderek, belirgin bir şekilde azalır.
Sezaryen sonrası ağrının en önemli sebebi insizyon, ameliyat kesileridir. Bebeğin çıkarılışından önce batın katları sırası ile kesilir ameliyat sırasında. Bebeğe ulaşıldıktan sonra da yine sırası ile tamir edilir ve batın katları kapatılır. Bu katlardan özellikle karın kaslarını kapatan kılıf çok ağrılıdır, ağrı lifi yönünden çok zengindir. Bu katmanın kesilmesi ve ardından dikilmesi, özellikle insizyon hattnın köşelerinde hasta tarafından hissedilen bir ağrıya yol açar. Noktasal bir ağrıdır. Özellikle sütürlerin düğümlerinin olduğu köşelerde ağrı daha çok belirgindir.
Sezaryen sonrasındaki ağrının ikinci en çok sebebi aynı normal doğumda olduğu gibi kanamanın durdurulabilmesi için rahim doğum sonrası kasılmaya başlar. Özellikle kanda artan oksitosin hormonunun etkisi ile bu kasılma hasta tarafından karnında, kasıklarında, bazen belinde kramp tarzı ağrılar şeklinde hissedilir. Rahim küçülmeye başladıkça, özellikle bebeğin emmesi sırasında oksitosin hormonu daha sık salgılandığından bu ağrılar güçlü bir şekilde hissedilebilir.
Sezaryen sonrası üçüncü bir ağrı nedeni de, özellikle ertesi gün görülebilecek gaz sancılarıdır. Gaz sancıları özellikle doğumdan 6 saat sonra başlayan, ilk gün varlığını hissettiren sancılardır.
Sezaryen sonrasi agrı nedenleri
Sezaryen sonrası ağrının ilk nedeni ameliyat yerinin ağrısıdır. Sezaryen sırasında cerrah, bebeğe ulaşabilmek için batın bölgesinin katlarının sırası ile insize eder, yani keser. Arkasından bebek çıkarılır ve doğum gerçekleştikten sonra da kesilen katlar sırası ile tamir edilir. Bu katlardan, özellikle batın, karın kaslarını örten kılıf, ağrı duygusundan, ağrı liflerinden yana çok zengin bir dokudur. Bu dokunun kesilmesi ve akabinde dikilmesi hastada ameliyat sonrasında ağrı oluşturur. Özellikle dikişlerin köşelerde düğümlerin olduğu alanda daha noktasal ve yoğun bir ağrı olabilir.
Sezaryen sonrasında ağrının ikinci bir nedeni rahmin kasılmasıdır. Aynen normal doğumda olduğu gibi büyük olan rahim, kanamayı kesebilmek için kasılmaya başlar ve involüsyon adı verilen küçülme hareketi gerçekleşir. Bu sırada kanda yüksek dozda oksitosin hormonu salgılanır. Özellikle anne emziriyorsa oksitosin hormonu düzeyi daha da yüksek olacaktır. Bu, hasta tarafından karında bir toparlanma ve sertleşme ile birlikte kramp tarzında, karnında, belinde ve kasıklarda ağrı şeklinde algılanır.
Sezaryen sonrasında görülen ağrıların en sık üçüncü nedeni ise özellikle doğumdan 6 saat sonra başlayan ve ertesi gün daha yoğun olan gaz sancısıdır. Özellikle sezaryen genel anestezi ile yapıldıysa, bağırsak hareketleri ameliyat sırasında yavaşladığından ve bu durum ameliyat sonrasında da birkaç gün devam ettiğinden, gaz ve gaita (dışkı) çıkışında zorlanma, abdominal distansiyon adı verilen karında şişlik ve ağrı olacaktır. Bu, genellikle karında ve bazen de yansıması şeklinde özellikle hastanın sağ omzunda ağrı olabilir.
Bütün bu ağrılarda uygun medikal tedavi ile ağrı sorununu çözmek ve hastanın bu dönemi çok daha ağrısız geçirmesini sağlamak mümkündür.
Sezaryen sonrası ağrının görüldüğü yerler
Sezaryen sonrasındaki ağrı en sık olarak hastanın karnındaki kesi-dikiş bölgesinde olur. Sezaryende müdahale edilen batın bölgesinde özellikle karın kaslarını kapatan kılıf çok ağrılıdır, ağrı lifi yönünden çok zengindir. Bebeğin çıkarılışından önce batın katları sırası ile kesilir ameliyat sırasında. Bebeğe ulaşıldıktan sonra da yine sırası ile tamir edilir ve batın katları kapatılır. Bu katmanın kesilmesi ve ardından dikilmesi, özellikle insizyon hattnın köşelerinde hasta tarafından hissedilen bir ağrıya yol açar. Noktasal bir ağrıdır. Özellikle sütürlerin düğümlerinin olduğu köşelerde ağrı daha çok belirgindir.
İkinci bir önemli ağrı nedeni rahimin kasılması ve kramp tarzı ağrılardır. Bu da genellikle âdet sancısı gibi karın bölgesinde, belde ve kasıklarda hissedilir.
Bir başka ağrı nedeni olabilecek durum memelerdeki sütün artması ve memenin çok dolgunlaşması yüzünden meme angojmanı adı verilen durumdur. Bu durumda göğüs çok sertleşir ve bu da ağrıya yol açar.
Bir başka ağrı nedeni, bebeğin emzirme tekniklerinin uygun olmaması durumunda meme ucu çatlakları ve bunların kanaması, ağrıması ve acıması durumudur.
Sezaryen sonrasında bir başka ağrı nedeni ise özellikle hastanın dikiş bölgesinde ağrı kesicilere yanıtsız, dirençli bir ağrı varsa ve beraberinde o bölgede kızarlıklık, şişlik, akıntı varsa, mutlaka hekime erken dönemde kontrol edilmelidir. Bunlara yönelik tedaviler gecikmeden yapılmalıdır. Bu sayede problemin ilerlemesi önlenir, hastanın bebeği ile geçireceği ilk zamanların kalitesi artırılır.
Hekimin kontrolünde herhangi bir enfeksiyon saptanmazsa, dikiş hattındaki hassasiyet günler geçtikçe azalacak ve 1. haftada, en geç 10. günde tamamen ortadan kalkacaktır.
Sezaryen sonrası ağrı tedavisi
Sezaryen sonrası ağrı için ilaç almak gerekir ve rutin olarak, özellikle ilk 24 saatte ağrı kesiciler uygulanır. Bu ağrı kesiciler klasik olarak iki ana gruba ayrılır. Birinci grupta narkotik analjezik dediğimiz narkotik grubu, ikinci grupta da non steroidal anti inflamatuar dediğimiz ilaç grubu gelir.
Narkotik analjezikler güçlü ağrı kesicilerdir ve hızlı etki süreleri vardır. Fakat bu ağrı kesiciler bebeğe süt yolu ile geçtiği için ilaçların dozlarının dikkatli ayarlanması gerekir.
Non steroidal anti inflamatuar dediğimiz grup ise hem rahimin kasılmasına bağlı ağrıların, kramp tarzı sancıların giderilmesinde işe yaradığı için hem de süte geçişi ciddi problem oluşturmadığından daha yoğun olarak, ilk sırada kullanılan ağrı kesicilerdir.
Bu ağrı kesicileri ameliyattan sonra ilk 24 saatte, çoğu zaman hastanın damar yolundan veya kas içi enjeksiyon şeklinde uygulanır. Bazı durumlarda da hasta kontrollü ağrı yönetimi dediğimiz ağrı pompası, yani PCA (Patient controlled analgesia) uygulanır. Aslında modern tıbbın getirisi olan PCA ağrı kontrolünde en güzel yöntemlerden biridir. Çünkü burada hasta kendi kendine, eline verilen düğmeye basarak belli düzeyde ağrı kesicinin kanına salgılanmasını sağlar. Dolayısıyla çok daha az ağrı kesici kullanarak çok daha etkin ağrı kontrolü sağlanmış olur.
Sezaryen epidural anestezi ile gerçekleştirildiyse epidural katater ilk 24 saate çekilmez. Oradan da belli aralıklarla ağrı kesiciler verilerek hastanın ağrı kontrolü en etkin şekilde sağlanmaya çalışılır.
Sezaryenin ikinci günü, 12 ile 24 saat aşıldıktan sonra hastanın ağrıları belirgin bir şekilde azalmaya başlar. PCA toplanır, epidural katater çekilir. Eğer etkin olmazsa yine intramüsküler enjeksiyon veya fitil şeklinde ilaç grubu uygulanarak hastanın bu dönemi rahat bir şekilde atlatabilmesi, çabuk ayağa kalkması ve bebeğine en kısa sürede adapte olması sağlanmaya çalışılır.
Sezaryen sonrası ağrı için yapılabilecekler
Sezaryen sonrasındaki ağrı için kullandığımız ağrı kesicilerin hastaya düzenli bir şekilde uygulanması en önemlisidir. Bu ağrı kesiciler narkotik analjezikler ve non steroidal anti inflamatuar adı verilen ağrı kesici grubu olarak iki temel gruba ayrılır. Bu ağrı kesicileri sağlık ekipleri hastaya belli aralıklarla intravenöz, damar yolu ile veya kas içi enjeksiyon yolu ile verirler. Bazen de hasta kontrollü ağrı yönetimi olarak tanımlanan PCA ağrı pompası (Patient controlled analgesia) uygulanması ile hasta kendine kendine, bir düğmeye basarak damar yolundan belli dozda ilacın kanına salınımı sağlarak iyi bir ağrı kontrolü gerçekleştirebilir.
Sezaryen ile doğum epidural anestezi ile uygulandıysa, epidural katater ilk 24 saat içerisinde yerinde bırakılarak, katater yolundan belli dozda ağrı kesici zaman zaman hastaya uygulanarak iyi bir ağrı kontrolü sağlanır.
Ağrı kesici tedavilerin uygulanmasının yanı sıra hastanın iyi bir şekilde istirahat etmesi, yakınları tarafından moral açısından desteklenmesi, hekimin ve hemşirelerin sezaryen sonrası ağrı kontrolü hakkında kendisini detaylı bir şekilde bilgilendirmesi iyi bir ağrı kontrolü için çok önemlidir.
Ertesi günü oluşabilecek gaz sancılarına bağlı ağrılarda da ağızdan verilen tablet şeklinde ilaçlar ya da fitil şeklinde uygulanabilecek ağrı kesicilerin kullanılması, eğer gaz ve gaita (dışkı) çıkışında bir sorun varsa rektal kullanılacak fitillerle bu konuda yardımcı olunması, ılık bir duş alınarak hastanın sakinleşmesi ve ağrılarının giderilmesinin sağlanması çok önemlidir.
Sezaryen sonrasi agrı süresi
Sezaryen sonrası ağrı genellikle en yoğun olarak ilk 2 ile 4. saatler arasında hissedilir. 6. saatten sonra doktorların uyguladığı ağrı kesici yöntemlerin etkinliği oturmuş olacağı için hasta çok daha rahat bir döneme geçer. Ertesi günü ise, 12-24 saat sonra bağırsak gazlarının birikmesi ve gaz çıkışının zorlanması yüzünden abdominal distansiyon nedeniyle gaz sancıları görülebilir ama burada da yine doktorların ağızdan vereceği ya da kas içi enjeksiyon veya fitil şeklinde uygulanacak non steroidal anti inflamatuar ilaçlar hastanın olabildiğince rahatlamasını sağlar.
En yoğun ağrılar ilk 2 ve 4. saatler arasında hissedilir, daha sonra yavaş yavaş rahatlama başlar, 12 ile 24 saat sonra hastayı çok daha rahatsız eden büyük bir ağrı olmayacaktır. Sadece hastanın hareketliliği, ayağa kalkışı sırasında karnında hafif bir rahatsızlık hissi veya hareket tutukluğu hissedebilir. Ama bu konuda sebat eder, istekli olursa, erken mobilize olur, hareket etmeye başlarsa, duyacağı ağrıların şiddeti de o oranda az olacaktır.
Sezaryenin yapıldığı günden sonraki 2. veya en geç 3. günde hasta hastaneden taburcu edilir ve bu süreç içerisinde kullanabileceği, genellikle paracetamol grubu ağrı kesiciler tavsiye edilir ama ilk 1 hafta, özellikle hareket ederken karında insizyon bölgesi adı verilen dikiş bölgesinde hafif bir rahatsızlık hissi eşlik edebilir. Bu hiçbir zaman bir ağrı kesicinin çözemeyeceği oranda güçlü bir ağrı olmayacaktır.