Düzenli ve sık şeker ölçümünün önemi nedir?
Şeker hastaları için sıklıkla şeker ölçümü bir zorunluluktur. Araştırmalar, günde minimum 3 kez şeker ölçümü yapılmasını önermektedir. Ancak Tip 1 diyabetliler, her öğün öncesinde ve sonrasında, sabah kalkar kalkmaz, akşam yatmadan hemen önce, gece uyku sırasında, egzersiz öncesinde ve sonrasında, açlık ve tokluk kan şekeri değerlerine göre tedavi dozlarını belirlemektedir. Yani günde 10-15 defa parmaktan şeker ölçmek ve ölçüm sonuçlarını not almak durumundadır. Genç, yaşlı, yetişkin fark etmeksizin hastaların çoğu, şeker ölçümüyle ilgili bu gerekliliğin zorluğundan dolayı yetersiz glukoz verisiyle diyabetlerini yönetmeye çalışmaktadır. Bu durumda şeker hastalığının komplikasyon riski artmaktadır. Diyabet takibinde yaşanan komplikasyonların başında hipoglisemi (glukozun düşmesi), hiperglisemi (glukozun yükselmesi) ve glisemik değişkenlik (glukozun günlük aktivitiler ve besin alımına bağlı olarak çok fazla değişkenlik göstermesi) gelir. Bu yüzden de sıklıkla şeker ölçümü ve takibi kritik önemdedir.
Parmak delerek şeker ölçümü ile sadece anlık şeker değerleri elde ediliyor ve not alma zorunluluğu oluyor. Günümüzde şeker ölçümünü kolaylaştıran, hekimlere ve hastalara rutin parmak delme ile alınan şeker değerlerinden ve şeker günlüklerinden çok daha fazla veri sağlayan teknolojiler var.
Sürekli glukoz takip sistemleri ve sensör teknolojileri ile hızlı ve acısız bir okutmayla parmak delmeden şeker değerini öğrenmek ve kontrol altında tutmak mümkün. Sensör teknolojisi ile şeker değerleri her yerde, her zaman, fark edilmeden istenen sıklıkta kontrol edilebiliyor ve otomatik kaydedilebiliyor. Bu teknolojilerin sunduğu kapsamlı şeker sonuçları ve eksiksiz glisemik resim sayesinde, hekimler kişiye özel tedavi planı uygulayarak başarılı tedavi sonuçlarına daha kısa sürede ulaşabiliyor, diyabetliler de tedavilerini daha iyi ve kolay yönetebiliyor.
Araştırmalar da sık şeker ölçümünün daha iyi bir diyabet yönetiminde kritik öneme sahip olduğunu gösteriyor. Hekimlerin önerdiği şekilde ölçüm yapmayan diyabetlilerin üçte ikisi, şeker ölçümünü, yaşamlarını olumsuz etkilediği için atlıyor.
Oysa, sürekli glukoz ölçüm sistemleri ve sensör teknolojilerinin şeker ölçümünde sağladığı kolaylıktan dolayı, ölçüm sıklığını da artırdığı kanıtlanmış. Yapılan araştırmalar, sensör teknolojisi kullananların günde ortalama 16 kez şeker ölçümü yaptığını gösteriyor ki bu da tavsiye edilen minimum şeker ölçüm sıklığının 3 katı anlamına geliyor.
Şeker hastalığının takip ve tedavisinde hangi testler yapılır?
Hemoglobin A1C testi tüm diyabet hastalarında rutin olarak yapılmalıdır. Başlangıçta diyabetin derecesini saptamak için, daha sonra ise tedavinin etkinliğini değerlendirmek için kullanılır. Hemoglobin A1c testi, kandaki şeker seviyesinin 3 aylık ortalama bir özetini sunar.
HbA1C’nin iki kez %6,5 olması diyabet göstergesidir. HbA1C’nin %5,7-6,4 olması kişinin diyabet açısından yüksek riskli olduğunu yani prediyabetik olduğunu gösterir.
HA1c testine ek olarak diyabet tedavisinin takibinde açlık ve tokluk şekerlerine de bakılır. Açlık ve tokluk kan şeker değerleri anlık sonuçları gösterirken, şekerin 120 günlük ortalamasını veren HbA1c de hedef aralık belirlenmesinde etkili olur ancak ortalama değer sunduğu için hastaların gerçekte yaşayabileceği hipoglisemi, hiperglisemi durumlarını ve glukoz değişkenliklerini göstermekte yetersiz kalabilir. Örneğin HbA1c değeri aynı olan iki diyabetliden biri sıklıkla hipoglisemi (düşük şeker) yaşarken, bir diğer diyabetlinin sıklıkla ciddi hiperglisemi (yüksek şeker) durumları yaşayabildiğini görüyoruz. Kandaki şeker değerleri gece, gündüz, öğün sırasında ya da sonrasında, egzersiz sırasında ya da sonrasında değişkenlik gösterebilir ve ortalama bir değer veren HbA1c bu değişkenlikleri göstermekte yetersiz kalır. Hiperglisemi ve hipoglisemi durumları ve glukoz değişkenlikleri, HbA1c’de görülmesi zor olan ama diyabetin yönetilmesinde öncelikle kontrol altına alınması gereken noktalardır ve tam da bu noktada yeni ölçüm teknolojileri hayatımızı kolaylaştırmaktadır. Sadece sık şeker ölçümü ile gün içerisindeki şeker değişkenliğinin görülmesi ve takibi mümkündür. Parmaktan ölçümle yapılan takiplere göre, yeni sensör teknolojileri daha sık ve düzenli ölçüm için önemli bir avantaj ve kolaylık sunmaktadır.
Ayrıca parmak delerek elde edilen şeker verileri hastanın şeker değerleriyle ilgili kesitler sunduğu için hastaya ait glisemik resmin tam olarak görülmesini ve tedavinin şekillendirilmesini zorlaştırıyor. Şeker seyrek kontrol edildiği için diyabet takibi zorlaşıyor. Almanya?da yapılan bir araştırmaya göre insülin kullanan hastaların %42’si beraberinde ya hiç şeker verisi getirmiyor ya da yetersiz veri getiriyor. Yine aynı çalışmada hekimlerin %50’si yeterli veri sunulması durumunda hipoglisemi riskini belirlemede ve diyabet tedavisini düzenlemekte daha iyi değerlendirmeler yapılabileceği görüşünde.
Bu noktada sürekli glukoz ölçümü yapan ve basit raporlar sunan sensör teknolojileri daha net ve eksiksiz bir glukoz tablosuna erişmemizi sağlıyor, böylece hekimlerin ve hastaların diyabet yönetimini kolaylaştırıyor.
Parmak delmeden şeker ölçümü nasıl yapılır?
Geleneksel parmak delme yöntemiyle kan şekerinizi kontrol etmek istediğinizde sadece o anlık şeker değerinizi görüntülersiniz. Sürekli glukoz takip sistemleri ve sensör teknolojisi ile parmağınızı delmeden, kolunuza takacağınız bir sensör ile acısız ve 1 saniyelik okutmayla şeker değerinizi kolaylıkla görebilirsiniz.
Sensör teknolojisi parmak delmeden hücreler arası sıvı üzerinden şeker kontrolü sağlar ve bu sayede acı çekmeden, istediğiniz zaman ve istediğiniz yerde anlık şeker değerlerinizi görebilirsiniz. Sensör teknolojisi ile sadece anlık şeker değerinizi değil şeker seviyenizin nereye gittiğini, son 8 saatlik şeker geçmişi grafiğinizi bir bakışta görebilirsiniz. Sensör ölçümü size gündüz ve gece şeker seyriniz, öğün ve egzersiz sırasında ya da sonrasındaki şeker seviyeniz, şeker değişkenlikleriniz gibi bilgiler sunarak size parmak delerek şeker ölçümüyle elde ettiğiniz sonuçtan çok daha fazlasını söyler ve diyabet tedavinizi kolaylaştırır. Sensör teknolojisi ile şeker değerleri her yerde, her zaman, fark edilmeden istenen sıklıkta kontrol edilebilir ve otomatik kaydedilir.
Bu teknolojilerin sunduğu kapsamlı şeker sonuçları ve eksiksiz glisemik resim sayesinde, hekimler kişiye özel, bireyselleştirilmiş tedavi planı uygulayarak başarılı tedavi sonuçlarına daha kısa sürede ulaşabiliyor, diyabetliler de tedavilerini daha iyi ve kolay yönetebiliyor.
Araştırmalar da sık şeker ölçümünün daha iyi bir diyabet yönetiminde kritik öneme sahip olduğunu gösteriyor. Hekimlerin önerdiği şekilde ölçüm yapmayan diyabetlilerin üçte ikisi, şeker ölçümünü, yaşamlarını olumsuz etkilediği için atlıyor. Yapılan araştırmalar, sensör teknolojisi kullananların günde ortalama 16 kez şeker ölçümü yaptığını gösteriyor ki bu da tavsiye edilen minimum şeker ölçüm sıklığının 3 katı anlamına geliyor.
Bu yüzden her yaşta diyabetliye (buna parmak delmekten en çok zarar gören diyabetli çocuklar da dahil) parmak delmeden kolaylıkla ve sıklıkla şeker ölçümü yapabilecekleri sensör teknolojilerini öneriyoruz.
Sürekli şeker takip sistemleri doğru ve güvenilir midir?
Günümüzde sıklıkla kullanılan parmak delerek kandan şeker ölçümü sadece anlık şeker değerlerini gösterir, glukoz değerlerinin kapiler kan örneklerinden ölçümünü ifade eder. Tüm gün boyunca şeker ölçümü yapmak durumunda olan diyabetlilerde parmak delmek kendi başına bir zorluk olabilmekte. Ayrıca kendi kendine ölçüm yöntemi olan bu yöntemde kullanıcıdan kaynaklı hata payı ve özellikle gece şeker takibi konusunda yetersizlik yaşanabilmekte. Sadece sürekli ve doğru şeker ölçümü değil, aynı zamanda ölçülen değerlerin gün içinde unutulmaması ve sağlıklı bir diyabet yönetimi için kaydedilmesi de gerekmekte. Şeker günlüklerinin tutulması ve kaydedilmesi de diyabetliler için bir diğer zorluk olarak düşünülebilir.
Sensörden ölçüm yapan sürekli glukoz takip sistemleri ise kandan değil, hücreler arası sıvıdan ölçüm yapar. Parmak delerek kandan yapılan şeker ölçümünden farklı olan sensör teknolojileri ile ölçümde, şekerin kandan organlara yayıldığı unutmamalıdır. Vücut hücreleri arasındaki sıvıdan şeker ölçen bu teknolojiler kandaki şeker seviyesi için de güvenilir bir gösterge olarak gösterilir çünkü glukoz kandan hücreler arası boşluğa yayılır.
Kapiler yani parmaktan kan glukoz ölçümü ve ISF yani hücreler arası sıvıdan ölçüm yapan sistemler arasındaki glukoz dağılımı 5-10 dakikalık kısa bir gecikme gösterir. Ancak bu durum ölçümün doğruluyla ilgili değil iki ölçüm yönteminin birbirinden farklı olmasından kaynaklıdır. Bu yöntemin parmaktan ölçüme kıyasla güvenle kullanılabileceği klinik olarak kanıtlanmıştır.
İki ölçüm yöntemi arasındaki farkı bir tren örneğiyle anlatalım. Trenin en ön vagonunda kan glukoz değerimiz yer alır. Yani kandan ölçümde görülen değerdir. Düz bir yolda olduğumuzda onu takip eden vagonda da sensör, yani hücreler arası sıvıdan ölçülen glukoz değeri yer alır. Bu değer de sensörden glukoz ölçümüyle elde edilen glukoz değeridir. İnsülin ya da besin aldığınızda ya da egzersiz yaptığınızda vücudunuzdaki glukoz değişkenlik gösterebilir ve düz varsaydığımız trenin yolu dalgalı hale gelebilir. Bu durumda iki ölçüm yönteminden alınan sonuçlar arasındaki fark açılabilir. Çünkü kandan ölçümde glukoz direk kana karışır; sensörden ölçümde ise hücreler arası sıvıdan vücuda ve sonra hücrelere giriş yapar.
İki ölçüm yönteminin sunduğu şeker sonuçlarını kıyaslamak istediğinizde, önerilen zaman, şekerin sabit seyrettiği dönemdir; şekerin hızla düştüğü ya da yükseldiği durumlarda ya da şekerin değişkenlik gösterebileceği besin alımı sonrasında kıyaslanmamalıdır. Çünkü şeker, parmaktan ölçüm yönteminde direkt olarak kandaki şeker değerini verirken, sensörle ölçüm yönteminde şeker hücreler arası sıvıdan ölçülür ve şekerin kandan hücrelerarası sıvıya geçiş süreci dikkate alınmalıdır. Bu durum da iki yöntem arasında şekerin sabit olmadığı dönemlerde daha büyük farklılıklar yaşanması olasılığı vardır.
Şeker değerlerinin hızlı artışı durumunda sensör değerleri kan glukoz değerlerine kıyasla düşük olabilir. Çünkü şeker değerindeki yükseliş, kana yansımıştır ama henüz hücreler arası sıvıya geçiş yapmamıştır.
Düşük kan şekeri nasıl önlenebilir?
Hipoglisemi yani kan şekeri düşüklüğü, kandaki şekeri düzeyinin 70mg/dl veya altına düşmesi olarak tanımlanır. Aşırı terleme, aşırı halsizlik ve baygınlığa yol açan hayati risk taşıyan bir durumdur. Özellikle gece yaşanan düşük kan şekeri, diyabetle yaşayanların sağlığını tehdit eden ve riski en fazla olan durumlardan biridir. Şekerin ortalamanın çok altında seyrettiği bu durumu kontrol altına almanın en iyi yolu sıklıkla şeker ölçümü yapmaktır.
Kandaki şeker düşüklüğünü kontrol altında tutmak için şeker günlüğü tutmak ve hekiminizle bu sonuçları paylaşmaktan daha fazlasına ihtiyaç vardır.
Çünkü bir önceki akşamki öğünleriniz, yaptığınız egzersizler ya da insülin dozunuz sizin düşük kan şekeri risk faktörlerinizle ilgili ipuçları verir. Tam da bu noktada düşük kan şekeri trendini takip etmeyi kolaylaştıran, sürekli ölçüm ve kayıt yaptığı için daha kapsamlı şeker verileri sunabilen sensör teknolojileri alternatif ölçüm yöntemi olarak öneriliyor. Bu sayede düşük kan şekeri risklerini ve sebeplerini belirlemek çok daha kolay hale gelir ve hekiminize tedavi kararlarında yardımcı olur.
Düşük kan şekeriyle ilişkili olan diğer bir sorun ise yaklaşan ve gelişen kandaki düşük şekeri hastaların fark edememesidir. Bu durumda da hastalara önerilen daha sık şeker ölçmektir. Ancak özellikle gece yaşanan düşük kan şekeri durumlarının takibi ve kontrolü rutin parmaktan şeker ölçümüyle uyku esnasında çok daha zorlaşıyor. Ebeveynlerin %63’ü, çocuklarının uykuda en az 1 şiddetli hipoglisemi atağı geçirdiğini raporluyor.
Sensör teknolojileri ile acısız, sadece sensörü okuyucu cihaza yaklaştırarak kolaylıkla glukoz ölçümü yapılabiliyor, glukoz seyri ve glukoz geçmişi tek bakışta görülebiliyor. Diyabetli çocuklar parmak delmenin zorluğundan ve acısından kurtularak hem rahatlıkla uyuyabiliyor hem de uyurken kaydedilen şeker verileri sayesinde gece şeker trendini rahatlıkla görebiliyorlar. Ayrıca çocuklar uykudayken, onları hiç uyandırmadan ebeveynlerinin sadece sensörü okutarak anlık şeker sonuçlarını görebilmeleri de mümkün olabiliyor. Araştırmalar parmaktan ölçüme kıyasla sensör teknolojilerinin hipoglisemi yani düşük kan şekeri durumunda geçirilen sürede %38 oranında azalma sağladığını göstermiştir.